hep yenildim

Hayal görmüştüm sanırım. Bu o olamazdı. Alaycı gülümsemeyle gözlerimin içine bakıp ardından kafasını çevirip arabasına binen bu kadın, kucağında uyumak istediğim kadın olamazdı. Baktı, güldü ve arabasına binip basıp gitti. Kalakaldım. Nefes alamıyordum. Boğulacak gibi oldum ve öksürmeye başladım. Basıp giden dilberimin arabasından çıkan egzoz gazını içime fazla çekmiş olacağım, öksürük faslı biraz uzun sürdü. Hemen en yakın sağlık ocağına gidip meramımı anlattım, sağolsunlar yardımcı oldular.

Sağlık ocağından çıkarken doktor bir anda nasıl böyle bir hale geldiğimi sorunca afalladım. Aşk beslediğim bir esmerin arabasından çıkan egzoz dumanını, dilberimin saçlarını koklar gibi içime çektiğimi ona anlatamazdım. Hemen bir yalan uydurmalıydım. Tam yalanımı kafamda kurarken doktor yalan söyleyeceğimi anladı ve "dur" dedi. "Ne oldu doktor yoksa sizde mi?" diye soracak oldum. Ama tanımadığım bir bayan doktorla böylesine samimi bir muhabbete girmem sağlık ocağı personellerinin dikkatini çeker diye ses etmedim. Doktor beni kenara çekti. Aklımdan türlü public arsızlıkları geçiyordu. Köşeyi dönüp kimsenin göremeyeceği ammavelakin isterse görebileceği bir soteye geçince doktor "var mı bi şeyler" diye sordu. Mfö'nün "sende ne var bende biraz" sözünü alıntılayıp benim de ona karşı boş olmadığımı belirttim. "Aptal herif ben kafanın peşindeyim sen neyden bahsediyorsun! " diye beni azarladı. Kalbim kırıldı. Ama yine de belli etmedim. "Ben de senle kafa yapıyorum zaten eheheh" deyip vaziyeti kurtardım ve arkama bakmadan kaçtım.

Caddeye vardığımda bir ritüel haline getirmek istediğim ilk gelen otobüse binip özgürleşme aktivitemi yapmaya karar verdim. Karşıdan bir otobüs geliyordu fakat otobüse yetişmek için koşmam gerekiyordu. Gerekeni yaptım ve koştum, otobüse yetiştim. O anda o otobüse binen diğer insanlar o istikamete gitmek zorundayken benim böyle bir zorunluluğumun olmadığını ve fakat benim o otobüse binmek için neden böyle bir emek sarfettiğimi düşündüm. Kartımı okuttuktan sonra otobüsümüzün şöförü Mahmut abiye "sağol Mahmut abi beklemeyebilirdin" diye yağ çektim. ( Şöförün ismini nerden bildiğimi hayal gücünüze ve farkındalığınıza bırakıyorum ) Mahmut abi " ben beklemedim ki sen koştun yetiştin " diyerek sen kendin başardın klişesiyle beni yüceltti. Bol imalı cümleler kurarak lafladık biraz. Baktım Mahmut abi baskın çıkmaya başladı "neyse abi görüşürüz" diyerek arkaya doğru ilerledim.

Otobüste ters gitmekten hazzetmeme rağmen sırf manzaralı olsun diye güzel bir kızın karşısındaki koltuğa oturdum. Koltuğa otururken ayağım takıldığı ve yapmacık bir "ahh" çektiğim için güzel kız bana sırıttı ve aramızda bir şeyler olabileceğinin sinyallerini verdi. Bir iki kesişmeden sonra otobüs güzeline yazma bahanemi buldum ve atağa kalktım. Yüzümü ekşitmeye başladım. "ne oldu nen var kuzum" diye sormasını bekliyordum. Baktım oralı olmuyor, "uff, ımphh" gibi mide rahatsızlığı belirten ünlemler kullanmaya başladım. Bu efektleri ellerimle midemi ovuşturma hareketleri ile destekleyince onun dikkatini çekmeyi başardım.

"Hasta mısın?" diye sordu. "Evet sana hastayım" diyerek bir kroya dönüştüğümü hayal ettim. Alt benliğimin bu tavsiyesini reddettim. Bir cevap vermem gerekiyordu. "Ters gidemiyorum ben midem bulanıyor. Yer değiştirsek olmaz mı?" dedim. Lakayıt olduğumu biliyordum ama bu kadarını ben bile kendimden beklemiyordum. Otobüs güzeli "hayır ama istersen yanıma gelebilirsin" diyerek ne kadar makul ve aşk dolu bir insan olduğunu gösterdi.

Hemen otobüs güzelinin yanına geçtim ve ona teşekkür ettim. Teşekküre gerek olmadığını, en nihayetinde otobüsün sahibesinin kendisinin olmadığını ve dolayısıyla benim zaten o koltuğa oturma hakkım olduğunu söyledi. "Ahuahaha" diye güldüm. "Sahi mi? Ben otobüs senin sanıyordum." gibi şaşkın ifadelerle kendimi sığ bir mizah çukuruna yuvarladım. Otobüs güzeli sığlığıma sığlıkla karşılık verecek bir "ıyy" efektiyle ortamı yumuşatabilecekken tercihini bu yönde kullanmadı. Sanki mahalleden arkadaşımmış gibi davranarak "ahahhassiktir" dedi ve aslında ne kaba ne saba bir insan olduğunu gözler önüne serdi. Zaten mağlubuz bari bir son dakika golüyle skora eşitlik getirip sıvışayım taktiğini yine uygulamaya karar verdim. Ona bu hareketlerin hiç yakışmadığını, aramızda bir şey olma ihtimali olmasına rağmen son hareketine tav olmam sebebiyle dillere destan bir aşka yelken açamayacağımızı anlattım. Olgunlukla karşıladı.

1 yorum yap ulen!:

ahlaksızım dedi ki...

tebrikler bileder, gerçekten beğendim. lakin kızla diyaloğunu keşkem daha uzun tutsaymışın. belli ki kızla konustukça daha fazla güldürebilirmişsin. kızın bir denyo olduğu gerçeğini birqaz daha geç açıklayabilirdin demek istiyorum. tekrar tebrikler, diğer yazılarına kıyasla üstün bir yazı olmus.gözlerinden öperim, dostum turgut sarıkaya.