Zaten kitabım sizde, ben size taşınayım


işte o kitap
       Üniversite 3. sınıfta mutlu bir evliliğe imza attık. Tamer'le severek evlenmiştik. Evliliğimizin ilk günleri susuzluk, elektrik kesintileri gibi olumsuzluklar olmasına rağmen mutlu geçiyordu. Diğer evlilere kıyasla daha çok sohbet ediyor, teknolojiyi bir kenara bırakıp birbirimize vakit ayırıyorduk. Derken taa Amerika'lardan yurduna dönüş yapan bir evsizi aldık evimize. Ev bulana kadar misafir ederiz diye düşünüyorduk. Ama öyle olmadı. Günler haftaları, haftalar ayları.. derken, bir buçuk sene Berker'le de evli kaldık. 4 sene öncesinde Tamer'in bir önceki evliliğinde "ev bulana kadar sizde kalayım" bahanesiyle iki kocaman yıl geçirmişti. Adam aynı adam, senaryo aynı senaryoydu. Ama adamın bir bahanesi vardı. Kalacak yeri yoktu ve "ev bulana kadar" gibi bir zaman dilimini öngörüyordu.

       Ev bulamadı. Ama okulu bitince gitti. Berker'e alışmıştık. Gidince biraz hüzünlendik ama bir yandan da tekrar baş başa kaldığımız için seviniyorduk. Ta ki o kitap fuarına gidene kadar. Tamer'le yakın arkadaşımız Sinan'ı da alıp TÜYAP'ın kitap fuarına gittik. Bir yandan kitaplara bakıyor bir yandan da toplum içinde eğlenme ve tanımadığımız insanlarla sohbet etme ritüelimizi gerçekleştiriyorduk. Sinan uzun zamandır büyük argo sözlüğü isimli kitabı aradığını, bulursa alacağını söylüyordu. Buldu ve aldı. Alış-verişimizi de yaptığımız için semtimize dönebilirdik. Toplu taşıma aracında neşemizi katlıyarak semtimize döndük. Bizim ( Tamer'le benim ) evimizi daha yakın olduğundan bize uğrayıp ihtiyaç molası verdikten sonra sitcom hayatımızın bir parçası olan Fellini adlı kafeye gidecektik.

       Eve girdiğimizde Sinan "kitabı size bırakayım şimdi elimde taşımayayım, sonra gelir alırım" gibi bir teklifte bulundu. Düşünmeden kabul ettik. O gün ve ondan sonraki birkaç gün birbirine benzeyen, güzel denilebilecek günlerdi. Tamer vardı, ben vardım, ekmeğimiz aşımız ve de bitmeyen neşemiz vardı. Yalnız! Evde bizim olmayan bir şey vardı. Büyük Argo Sözlüğü. Hemen her akşam rastgele bir sayfasını açıp "aa ponçik; anucuk demekmiş", "aa bak gaftici fethi'nin gaftisi bu demekmiş" deyu kurcaladığımız bu kitap bizim değildi ve beni rahatsız ediyordu. Sinan'a kitabı artık gelip almasının gerektiğini söyledim. "Ya hep işim çıkıyor"larla, "yarın kesin alcam"larla geçiştirdi durdu. "Tamam ben getireyim" dedim, "sen zahmet etme" dedi. Baktım olacak gibi değil, aldım kitabı dayandım kapısına. Zili çaldım, açmadı. "Açmadı" diyorum çünkü eve girdiğini haber vermesi için adam tutmuştum. İstihbaratım sağlamdı. Bu güvenle penceresinin önünde bağırmaya başladım. "Sinan orda olduğunu biliyorum. Aç kapıyı ve şu kitabını al." Cevap gelmiyordu. Kaldırımda oturup bekledim. Birden ağlamaya başladım. Yoldan geçen eli poşetli teyzeler halimi görünce; " kim bilir ne yaptı kızcağıza da şimdi kapısının önünde ağlıyor" gibi hastalıklı bir fikir birliği yaptılar. Durumun sandıkları gibi olmadığını belli etmek için "Sinaaaaaağğğnn" diye ağlayarak bağırdım. Teyzelerden daha teyze olanı "gııız gaymış ya bunnar, püüü reziller bi de aşk yaşıyorlaar" deyince "yanlış anlaşılmalar ve don lastiği" isimli bir kitap yazmak üzerine evin yolunu tuttum.

        Eve geldiğimde Tamer evdeydi. "Naber lan" dedim. Naber'i falan bırakmamı, biraz önce Sinan'ın aradığını ve bize geleceğini söyledi. Noluyo lan demeye kalmadan kapı çalındı, açıldı ve Sinan içeri girdi. Birkaç saniye içinde Sinan kanepedeydi. Bu çok tehlikeliydi. -Kanepe bir evin demirbaşıdır dostlarım. Misafir geldiğinde misafir koltukta, ev sahibi kanepede oturur. Kanepe önemlidir, sahipliktir kanepe.- O kanepede oturan adam bize arsızlık dersi verir gibiydi. Bugüne dek hiçbirimizin oturmadığı kadar rahat oturuyordu kanepemizde. Biz sormadan anlatmaya başladı. Bizimle beraberken iyi vakit geçirdiğini, kafa yapılarımızın çok uyuştuğunu söyledikten sonra neden aynı evde kalmadığımızı sorguladı. "Saçmalama" dedim. "Yahu ne olacak hazır kitabım sizde, ben size taşınaym" dedi.

1 yorum yap ulen!:

Adsız dedi ki...

vadedilen gelecek, bu olsa gerek. ölü toprağını üzerinden atmışsın. çok sevindim , sesli güldüm ayrıca. bir an içinde olsa popülist yaşamımdan sıyrılabilip hikayenin başkahramanı ben değilmişim gibi okuma imkanım olsa yine çok sesli gülerdim. o zaman samsunspor tribünlerinden turguta gelsin; iki gelsin ikiiii yale lel ya leli, kalktı guguşun fikii yale lel lii